Dünyada bina yönetimi veya başka bir adıyla Tesis Yönetimi tamamen ölçme ve kontrol üzerine kurulmuştur. Ölçme metodolojisi ile bir sonraki yaşananacak sorunların ve maliyetlerin önüne geçilmesi sağlanırken aynı zamanda tasarruf önlemleride almanıza olanak sağlar. Maalesef ülkemizde Tesis Yönetimi ancak sorunlar ortaya çıktıktan sonra alınan aksiyonlar üzerine kurulmuştur. Bunun en büyük sebebi Tesis Yönetiminin bir destek birimi olmasından kaynaklanmaktadır. Özetle Tesis Yönetimi = Gider Kalemi olarak görülmektedir. Halbu ki giderler tesisin yaşaması için harcanması gereken vazgeçilmez maliyetlerdir. Giderler bir yaşam şeklidir. Tesis sahiplerinin bunu kabullenerek daha vizyoner ve gelişmelere ayak uyduracak inovatif stratejilere değer vermelidirler. Kısa vadede çok fazla bir yarar görmeselerde uzun vadede yapılan sistemsel ölçümlemeler sonucunda ki değerlendirmeler neticesinde alınacak aksiyonlar Tesise değer katarken aynı zamanda ciddi bir maliyet yönetimide oluşacaktır. Diğer taraftan tesisi kullanan maliklerin yaşayacağı maksimum konfor tesisin amaçlarına uygun olarak sinerji yaratacaktır. Örneğin kapasitesi düşük bir soğutma sistemi ekonomik bir çözüm gibi gözüksede uzun vadeli baktığımızda bina işletme rejimine hiç girmeyeceği için iç müşteri performansı düşecektir. Diğer taraftan kapasite sorununa paralel olarak sistem sık arızalanacak ve ciddi bakım onarım maliyetleri ortaya çıkacaktır. Burada ölçümleme devreye giriyor. Tesis iç sıcaklıkları, bakım onarım maliyetleri ve enerji maliyetlerinin sürekli olarak ölçümleyerek fayda maliyet analizleri yaparak değerlendirilmesi gerekecektir. Son olarak başlıkta dediğim gibi bir tesisi ölçümleyemezsek değerlendiremeyiz.

Post a Comment

Teşekkürler.

Daha yeni Daha eski