Bildiğiniz gibi UBER uluslararası bir girişim olarak, dünyada yeni nesil ulaşım hizmetleri veriyor. Her ne kadar ülkemizde UBER kısıtlanmış olsa da, UBER'in vizyonu ve ekosisteme kattığı değer yadsınamaz.  Bu yazının konusu esasında UBER'in yıkıcı inovasyon kapsamında yaptığı her işin benzersiz bir deneyim etrafında toplanıyor olması. Bu işlerden birisi ise yakında UBER'in yeni bir hizmeti olan hava taşımacılığına ait bir airport ya da daha doğrusu onların tanımı ile skyport tasarımı.
Tasarım, Humphreys & Partners Architects firmasının inovasyondan sorumlu direktörü Walter Hughes tarafından Washington'da gerçekleşen UBER Elevate 2019 etkinliğinde Volary adlı tasarımı, UBER skyport olarak görücüye çıktı.

UBER Skyport tasarımı, sadelik, sürdürülebilirlik ve sezgisellik olmak üzere 3 S altında toplanmış. Tabi ki inşa sürecinde yeni teknolojiler ve marka bilinirliği yüksek ve güvenlikli ürünler tercih edilmiş. Yalnız tüm sürece ait bir maliyet bilgisi olmadığı için paylaşamıyorum. 3 S benim kısaltmam çünkü sunumda böyle bir tanımlama yok. Diğer taraftan 3 S'nin altını dolduracak ciddi bir motivasyon var; az daha çoktur! Bu bağlamda strateji ve plan kapsamında çok daha azı ile çok fazlasını el etme gibi ciddi bir hedef var. 3 S'den birisi olan sürdürülebilirlik için, daha az malzeme ile daha az karbon, daha az trafik, daha az gürültü, daha az rahatsızlık ve ayrıca tüm bu çevresel faktörleri sağlarken, daha fazla yenilik, daha fazla konfor, daha fazla zaman kazanımı için tasarım yapılmış.
Projenin ilham kaynağı ise insanlığın uzun yıllardır var olmasına rağmen son yüzyılda uçması ve bu konuda ciddi bir gelişme sağlaması. İşte Volary tasarımı buna saygısını göstermek istercesine bir proje olarak ortaya çıkıyor.

Gelelim Volary projesi olan UBER Skyport tasarımına
Skyport için düşünülen yer olan Dallas tercih edilmesinin en büyük sebebi, Toyota, Fedex gibi Fortune 500 şirkete yakın olması. Dolayısı ile hedeflenen müşterilere yakın olması kullanıcı deneyimi için birinci öncelik olarak görülüyor. Tamamen dijital bir altyapıya sahip olan mimari, gelen yolcuların yüzünü kamera ile tanıyarak bir güvenlik katmanı sağlarken ayrıca yolcuyu direkt olarak uçuşları için gitmesi gereken yere yönlendiren, eşsiz bir tasarım planlanmış. Özellikle bir yolcunun uçuş alanına gitmesi en fazla 1 dk'lık bir süre planlanması bu konuda konvansiyonel airport ile kıyaslandığında inanılmaz bir zaman kazanımı anlamına geliyor. Dolayısı ile yaşam alanı ve uçuşların yapıldığı alanlarda ki ulaşım mesafesi direkt olarak salt mimari tasarımın değil aynı zamanda teknoloji tasarımının da bir eseri olduğunu söyleyebiliriz.

Uber skyport tasarımı ile de farklılık yaratıyor. Hareket eden heykeller (objeler) modern sanatı temsil ederken, gerçek zamanlı uçuş verilerini ve güncel haberleri yansıtan sezgisel olarak çalışan 5G teknolojisi ile desteklenmiş LED ekranlar büyük kolaylık sağlıyor. Skyport sadece yolculuk için değil aynı zamanda UBER'in diğer girişimleri olan UberX, Jump Bikes, Scooter, Uber Eats, Uber Bus  bir araya toplayan ve aynı zamanda dükkan, cafe ve restoranlar ile  misafirleri sosyalleştiren alanlarda bulunuyor.
Yapının merkezi olarak Atrium planlanmış, dolayısı ile yapıya girenler nereye gitmek isterse istesin Atrium'dan geçerek hedeflerine ulaşıyor. Bu avantaj misafirlerin otomatik olarak buluşma noktası haline gelmesi güzel bir avantaj oluşturuyor.

Yapının cephesinin smart glass diye adlandırılan akıllı camlar ve akustik paneller ile kaplanması planlanıyor. Smart Glass'ın en büyük özelliği %95 oranında yapıyı izole ederken aynı zamanda, hava durumu, haber ve gezilecek destinasyonlar ile ilgili bilgi verecek bir dijital sisteme sahip olması. Akustik paneller ise çevresel şartlara tepki veren, güneş ışını, yağmur ve rüzgarın süzülmesini sağlayan kinetik bir cephe formunda imal edilecek. Cam paneller ve akustik panellerin diğer bir özelliği ise onlarca desibellik çevresel gürültüyü minimum düzeye indirgemesi.

Yapı şehir içinde bir yaşam alanında konuşlanacağı için yapının giriş seviyesi zemin olarak tasarlanarak, caddeden yapıya daha fazla katılım, sosyal ve eğlence alanları oluşturulması planlar arasında.  Esasında yapının hemzemin faktörü ziyaretçilerinin sezgisel olarak gitmek istedikleri yeri daha kolay bulması için de planlanmış. Böylece kaybolmuşluk, çaresizlik ve yalnızlık gibi olumsuz insani hisleri minimuma indirgenmesi düşünülüyor.

Yapı güvenilir markalar ile son teknolojik sistemler kullanılarak, sürdürülebilir ürünler ile yapılması planlanıyor. Yapının zemininde bio beton denilen kinetik enerji üreten yumuşak bir zemin ürünü kullanılıyor. İmkan olan her fırsat yenilenebilir enerjiye dönüştürülmesi amaçlanmış. Sadece kinetik enerji değil aynı zamanda uygun olan tüm sistemlerde güneş enerjisinden maksimum faydalanması amaçlanmış ki bu da enerji bağlamında son derece çevresel olarak sürdürülebilir bir yapı ortaya çıkarıyor. Diğer taraftan su verimliliği konusunda gri su olarak nitelendirdiğimiz yağmur suları toplanarak geri dönüştürülen bir teknolojik alt yapı planlanmış. Cam ve akustik panellerde ise gürültü ve ısı yalıtımında yüksek verimliliğe sahip ürünlerin kullanılması planlanmış.

Böylesine titizlikle planlanan bir yapı, bir taraftan çevresel sürdürülebilirlik ve eşsiz kullanıcı deneyimi sunarken, diğer taraftan tasarım ve planlama süreci insani duygular dikkate alarak yapılıyor.  Ayrıca uçuşların en az stres ile başlaması ve bitirilmesi gibi hedefe uygun psikolojik faydaların düşünülmesi Uber Skyport'u diğer projelerden ayırıyor. Çünkü herkes bir skyport yapabilir ama pek azı bu konuda farklılaşmaya gidebilir ki, bu da projede ki ince detaylar ile gerçekleşiyor.

Toparlarsak, UBER Skyport, ortak kullanım uçuş imkanları sağlarken aynı zamanda, basit, yalın, minimal tasarımlar ile şehrin en az kullanılan banliyösünün inşa edilirken; çevreci ve hayatı kolaylaştıran tasarımı ve insanı hisseden planlamasıyla gerçekten göz dolduruyor. UBER sadece taşımacılıkta değil aynı zamanda skyport gibi noktalarda da rakiplerine göre yine fark yaratacak gibi duruyor.   

Post a Comment

Teşekkürler.

Daha yeni Daha eski