Son yıllarda karbon emisyonlarının düşürülmesine yönelik olarak Bankalar müşterilerine avantajlı çevre kredisi vermekte. Çevre kredileri ise genelde işletmelerinin çevresel dönüşüm projelerinin karşılığında verilmekte. Yani krediyi almak için önce çevre için yapacağınız bir projeniz olmalı. Çevre kredisi sebebiyle de artık bankacılarda çevresel farkındalık bugün neredeysek sektör ortalamasının üzerinde diyebiliriz. Hal böyleyken salt çevre kredisi veren bir bankanın artık çevre yönetimine bağlı olarak yapacağı değişim ve dönüşüm kaçınılmaz bir noktaya gelmeye başladı. Artık bir çok banka faaliyetlerine bağlı çevresel etkiyi en aza indirmek için çeşitli çalışmalar yapıyor. Bu kapsamda İngiltere merkezli NatWest Grup bankası süreci bir adım ileri taşıyarak tüm binalarını ve şubelerini net karbon sıfıra dönüştürme kararı aldı.

NatWest Bankası, son on yıldaki (2009-2019) işlem sayısına göre Birleşik Krallık (İngiltere) yenilenebilir enerji sektöründe önde gelen bir kredi veren kuruluşlardan birisi.2  O zamandan bu yana, İklim ve Sürdürülebilir Finans için 20 milyar sterlinlik ek finansman ve finansman taahhüdünde bulunmuş. Esasında, çevre finansmanına bu kadar destek veren bir bankanın artık çevreci olmasının da kaçınılmaz hale geldiği sonucunu çıkarmak hiç zor değil. 

Peki NatWest Bankası Ne Yaptı?

Banka 11 Aralık 2020 tarihinde WGBC (Dünya Yeşil Binalar Konseyi), Net Sıfır Karbon Binalarına Bağlılık sözleşmesi imzalayarak bir taahhütte bulunmakla işe başladı ve bunu da UKGBC (İngiltere Yeşil Binalar Konsülü) etkinliğinde açıklayarak duyurusunu paylaştı. Diğer taraftan aynı etkinlikte Paris İklim Sözleşmesini de ayrıca imzaladı. 

İmzalar ile birlikte 2020 yılı itibari ile net karbon sıfır sürecine gireceğini beyan etmiş ve 2025 yılına kadar ise %25 pozitif etki yaratacağı sözünü vermiş oldu. 

Sadece iki sözleşmeyi imzalayarak değil öncesinde yani 2019 yılında İklim Grubuna RE100, EV100 ve EP100 kapsamında kaydını yapan ilk küresel bankaydı.

NatWest bankası, faaliyetlerine bağlı en büyük çevresel etkinin (kapsam 1 ve 2) binalarından (ofisler, şubeler, veri merkezleri ve sahip oldukları ve işgal ettikleri diğer mülklerden) kaynaklanan emisyonlardan geldiğini anlayarak ve kabul ettiğini açık olarak belirtiyor. 

Esasında WGBC'nin Net Sıfır Karbon Yapılar Taahhüdü'nü ilk kez fark ettiklerinde ve araştırmaya başladıklarında, bankanın ya zaten ilgili taahhütlerde bulunduğunu ya da Taahhüt altındaki kilit alanlarda harekete geçtiğini hissetmişler. Örneğin, kendi site yönetiminde enerji verimliliğine (EP100), saha içi ve saha dışı yenilenebilir elektrik üretim fırsatlarına (RE100) ve elektrikli araçlara (EV100) bakan özel iş akışlarına sahiplermiş. Yani zaten çevre ile ilgili farkındalık sağlayacak dönüşüm sürecine girmişler. 

Dolayısıyla, WGBC'nin Net Sıfır Karbon Binalar Taahhüdünü erken benimseyenlerden biri olma arkasındaki mantıkla, binalardaki mevcut çabaların yanı sıra RE100 ile ilgili olarak yaptıkları ve hedefledikleri çabaları desteklemek için kapsamlı bir çerçeve sağlamışlar. 

Binalarda karbonun tasarlanmasının, banka binasının hizmet süresi boyunca doğru kararları vermek anlamına geliyor ki bu da; bina seçimi konusundaki ilk karardan, yeni (veya mevcut binaları güçlendirirken) yeni (veya mevcut) binaların tadilatında sürdürülebilir ve düşük karbonlu tasarıma kadar. binanın kullanım aşamasında kullanılan kaynakların verimli bir şekilde yönetiminin yapılması gerekiyor. 

Sonuç olarak, bankanın kredi uygulamaları ve sundukları finansal ürünler aracılığıyla iklim eylemini savunmada oynadıkları benzersiz rolü de kabul ediyorlar. 

Bankacılık faaliyeti olarak ise, UKGBC, WGBC ve bankanın mücadele hedefleri iyi uyumlu ve COP26 iklim zirvesi taahhüdünü imzalayan ve ana sponsor olarak banka, hükümet, işletmeler, düzenleyiciler, toplum, kilit rol ile etkileşim kurmaya ve işbirliği yapmaya devam edeceğini ve finans sektörünün düşük karbon ekonomisine geçişi destekleyeceğini belirtmişler. 

Post a Comment

Teşekkürler.

Daha yeni Daha eski